Az Çalışmayla İyi Bir Yazılımcı Olmak

Az Çalışmayla İyi Bir Yazılımcı Olmak

Az çalışmayla iyi bir yazılımcı olmak, yurt dışında master yapmak ve büyük firmalarda çalışmak isteyen kardeşimizin sorusunu cevaplıyoruz.

SORU:

Merhabalar,benim sorum günde 2-3 saat kod yazarak çok iyi olmasada iyi bir yazılımcı olup yurtdışında master yaprak yahoo gibi rahat şirketlerde çalışılanabilirmi ? saatlerce kod yazarak beynimi öldürmek ve bu işten bıkmak istemiyorum 🙂

CEVAP:

Soruyu okurken aklıma ilk gelen şey “uzay boşluğunda muz yiyip çilek tadı da almak istiyor mu acaba…” oldu. Kodcu Herif ‘te çok fazla yazılımcı olmak, yazılım öğrenmek, nasıl yazılımcı olunacağına dair soru cevaplandı ve makale yazıldı. Hatta abartısız söylüyorum, bu sorudan yüzlerce kez geldi ve ben büyük bir çoğunluğuna, daha önceden cevapladığım soruların linklerini gönderdim. Bu sorunun cevabını daha önce cevapladığım soruların linklerini vererek cevaplamak varken yeni bir konu açmamın bir nedeni var. O da yıllardır anlatmak istediğim şeyin güncel bir örneği mevcut. Dolayısıyla hem o örneği vereceğim hem de soruyu tekrar cevaplayacağım.

Kurulan Toz Pembe Hayaller

Kodcu Herif kurulduğundan bu yana 400 civarı konu açarak, binlerce mail ve üzerinden, milyonlarca site ziyaretleri vesilesiyle soru cevaplandı diyebilirim. Çoğu kardeşimiz ve arkadaşımız doğal olarak hep umutlandığı, belki de hayatını kurtaracağını düşündüğü, kendisini zengin edeceğine ve rahat bir hayat yaşayacağına inandığı toz pembe hayallere dair sorular ile geldiler. Bunlar arasında “matematiğim ve İngilizcem çok kötü, çalışıyorum ama yapamıyorum. Yazılımcı olmak istiyorum“, “yerli facebook kurucam“, “X bir web sitesi yapıcam” gibi çok sayıda soru geldi. Elbette bu tarz sorulara hep olabildiğince açıklayıcı, aşılması gereken engellerin neler olduğuna dair tecrübe ve gözlemlerim doğrultusunda bilgiler vermeye çalıştım.

Genel olarak hep işin zorluklarından, aşılması gereken engellerinden bahsettim. Zira “yerli facebook kurucam” diyen birine “yaparsan süper olur. 80 milyon nüfuslu Türkiye, Mark Zuckerberg ‘in facebook ‘u yerine senin facebook ‘unu kullanır. Deli gibi para kazanırsın…” şeklinde cevap vermek salakça olur. Çünkü zaten bu soruyla gelen arkadaşımız ya da kardeşimiz bu düşünceyle bu soruyu soruyor. Sadece kafasındaki fikrin gerçekleştirilmesi durumunda her şeyin çok güzel olacağını, çok para kazanacağını düşünerek geliyor. Bunun zorluğuna ve aşılması gereken engellerine dair en ufak bir fikri ve düşüncesi bile yok.

Hal böyle olunca, bu soruyla gelen arkadaşlarımıza ve kardeşlerimize “bak kardeşim, o işler o kadar kolay değil. Bunun için bunları ve şunları yapman lazım.” şeklinde cevaplar veriyorum. Bu verdiğim cevaplara gelen tepkilerin çoğu “fikirden soğutmaya çalışıyorsun“, “rakip istemiyorsun herhalde” şeklinde oldu =) Düşünün; sırf rakip istemediğim için bilişim, girişimcilik ve kişisel gelişim sitesi kuruyorum. Bir makaleye ortalama 2-3 saat vakit ayırarak 650 ‘den fazla makale yazıyorum =)

Elbette zamanla bu tarz beyin kırıntısına sahip olmayan kişileri sallamamayı öğreniyor insan ama benim bunları tekrar belirtme nedenim güncel bir örneğe sahip olmamız.

Sevilmenin ve Kandırmanın Formülü

Şimdi size Kodcu Herif ‘teki belkide milyonlarca bilginin arasında en değerlisini vericem. Üstelik bu bilgi bilişimle alakalı da değil. Bir kişiye kendinizi sevdirmek veya bir kişiyi kandırmak istiyorsanız, o kişinin duymak istediği şeyleri söyleyin. Bakın bu bilgiyi insanlara kendinizi sevdirebilmek veya insanları kandırabilmeniz için vermiyorum. Tam aksine, size kendisini çıkarları doğrultusunda sevdirmeye veya sizi kandırmaya çalışanları öngörebilin diye veriyorum.

Kodcu Herif ‘te bilişim, kişisel gelişim ve girişimcilik alanında bilgiler verdiğimiz gibi dolandırıcıların ağına düşülmemesi yönünde de makalelerimiz mevcut. Dolandırıcıların kullandığı 2 ana yöntemden biri korkutmak, diğeri kişilerin duymak istediği şeyleri söylemektir. Korkutma yöntemi hepinizin duyduğu üzere “hesabınız terör örgütleri tarafından kullanılıyor. Şu hesaba hemen 10 bin TL para yatırın” şeklinde oluyor. Duymak istenilen şeyleri söylemek “çok kolay ve çok para kazanacaksın, zengin olacaksın” şeklinde oluyor. Bununda örneği olarak hepinizin bildiği Çiftlik Bank ve bizimde Kodcu Herif ‘te Dolandırıcı Bahis Siteleri Nasıl İşler? konusunda ele aldığımız dolandırma yöntemleri mevcut. İşin ironisi Çiftlik Bank örneğinde de insanlara “bu adamlar dolandırıcı, bunlara para yatırmayın” dediğimizde, para yatıranlar “siz bizim para kazanmamızı istemiyorsunuz. Sizin bir yılda kazandığınız parayı biz bir ayda kazanıyoruz. Siz çalışmaya devam edin enayiler” şeklinde dönüşler alıyorduk =)

Güncel Bir Örnek

Bir başka güncel ve acı bir örnek vericem; Tüm dünya şu anda ile mücadele ediyor. Herkes eve kapandı, ekonomi perişan, hayat durdu. Virüs Türkiye ‘ye gelmeden önce adını çok az kişinin duyduğu Doç. Dr. Oytun ERBAŞ adında bir kişi çıktı. Bütün dünya perişan haldeyken henüz ülkemize gelmemiş olan virüs için “endişe edecek bir şey yok. Türkiye ‘de salgına dönüşmez. Çünkü bizim genlerimiz farklı.” dedi. Hepimiz Çin ‘i ve İtalya ‘yı perişan eden, dünyayı titreten virüsten etkilenmeyeceğimizi, etkilensek bile bunun Çin ve İtalya ‘yı perişan ettiği kadar bizi perişan etmeyeceğini duyarak rahat bir nefes aldık.

Bu duymak istediklerimizi söyleyen Doç. Dr. Oytun ERBAŞ ‘ı ise göklere çıkardık. Videolarını sosyal medyada milyonlarca kez paylaştık, izledik, tavsiye ettik ve izlettirdik. Kendisi Talk Showlara katıldı, YouTube fenomenlerinin videolarında yer aldı, hatta en son bir TV programı sahibi oldu. Çünkü insanların duymak istediklerini söyleyerek hemen hemen herkes tarafından sevildi.

1 ay önce pek çok kişi tarafından sevilen Doç. Dr. Oytun ERBAŞ artık pek çok kişi tarafından sevilmiyor. Çünkü “bizim ülkemizde salgına dönüşmez, çok ciddi bir tehdit oluşturmaz” derken, ülkemizde salgına dönüştü ve ciddi bir tehdit haline geldi. Herkes “hani Türkiye ‘de salgın haline gelmezdi” diye kendisine nefret kusmaya başladı. Kaldı ki kendisi doçent doktorluk unvanına sahip, fakültesini ikincilik ile bitirmiş, bu ortaya çıkmadan öncede TV programlarına katılmış, çok sayıda konferans vermiş yani pek çok doçent doktorun gelemediği noktaya gelmiş biri. Şimdi boğazım ağrıyor diyene boğaz pastili tavsiye etse, insanın “ulan acaba doğru mu tavsiye verdi…” şeklinde sorgulamasına neden olacak durumuna geldi.

İşte Kodcu Herif olarak düşülmek istenilmeyen durum budur.

Sevilmemenin Formülü

Sevilmenin kuralı nasıl ki duymak istenilen şeyleri söylemekse, sevilmemenin formülü de duymak istenilmeyen şeyleri söylemektir. Dolayısıyla Kodcu Herif ‘e “şunu yapmak istiyorum” diye gelen bir kişiye “yaparsın sen, aslansın sen. Bak kimler yapıyor, sen niye yapamayasın ki…” şeklinde cevap versem, hiç şüphesiz ki soruyu soran ve aynı şeyi yapmak isteyen kişiler tarafından çok sevilirdim. KodcuHerif.Com ‘daki yazılar herkes tarafından paylaşılır, Kodcu Herif on binlerce kişi tarafından değil, yüz binlerce kişi tarafından ziyaret edilir, bu sayede de çok güzel paralar kazanırdım. Samimiyetimle söylüyorum, “yaparsın” dediğim kişi yapamadığı zaman da gelip “sen ‘yaparsın’ dedin ama yapamadım, yalan söyledin” demezdi ve hiç başım ağrımazdı. Çünkü insanlar başarısızlıklarını ve yapamadıklarını dillendirmez, söylemeye utanır. İşin bir diğer boyutu, yaparsın denilen şey, yapılamadığında o kişinin “ulan adam ‘yaparsın’ dedi ama yapamadım. Demek ki ben tam bir beceriksizim” şeklinde aşağılık psikolojisine sahip olma ihtimali vardır.

Ha, burada sadece sevilmiyor muşum ve hep tepki alıyormuşum gibi bir izlenim verdiğimin farkındayım. Fakat tabi ki de öyle değil. Zira bu zamana kadar aldığım teşekkürün, hatta hayranlık boyutuna varan sevgi ifadesinin haddi hesabı yok. “Bu kadar kötü durumdayken senin sayende çalıştım, çabaladım ve çok güzel bir yere geldim” diyen kişilerde çok fazla. Bunun yanı sıra gelen sorular arasında “abi matematiğim ve İngilizcem çok iyi ama yazılımcı olabilir miyim bilmiyorum…” şeklinde gelen kardeşlerimize de “tabi ki yapabilirsin. Neden yapamayasın ki… Kendine güvenmen ve çalışman yeterli” şeklinde verdiğim cevaplarda çok. Kodcu Herif ‘in hala var olmasını sağlayan şey, güzel insanların daha fazla olması.

Dolayısıyla verdiğim tavsiyeleri şu şekilde daha iyi anlayabilirsiniz; İki yol var. Biri dikenli, yağmurlu ve çamurlu fakat yolun sonunda cennet var. Diğeri çiçekli ve güneşli fakat yolun sonunda cehennem var. İşte Kodcu Herif, dikenli, yağmurlu ve çamurlu yolu gösteren kişi…

Bilgi Vermek İçin Gerekenler

Şimdi bu noktaya kadar 5 yıldan uzun süredir Kodcu Herif ‘te karşılaşılan, sinek vızıltısı niteliğindeki olumsuz durumları, insan psikolojisi gibi unsurları, biraz dert yanmak, biraz bilgilendirmek adına ele aldım. Zira iyi bir yazılımcı olmak ile alakalı bu soruyu, saatlerce uğraşıp uzun uzadıya cevaplamak yerine Kodcu Herif ‘teki onlarca yazının linkini vererek birkaç dakikada geçebilirdim. Fakat amaç bilgilendirmek olduğu için bu kadar ayrıntı vermek mecburiyetinde hissediyorum kendimi.

Bir kişinin bir konuda soru soran kişiye doğru cevap verebilmesi için ya o konuda tecrübe sahibi olması lazım ya da doğru kaynaklardan doğru bilgiler edinmesi lazım. KodcuHerif.Com ‘da cevaplanan bütün sorular ve yazılan bütün makalelerde bu iki unsur doğrultusunda yazıldı. Yani ben birine yazılımcı olmak ile alakalı bilgi veriyorsam, yazılımcı olmak için verdiğim çaba, yaşadığım süreç ve edindiğim bilgiler doğrultusunda bilgi veriyorum. Kişilerin hayata geçirmeyi planladığı bir proje ile ilgili bilgi veriyorsam, bu zamana kadar hayata geçirmeye çalıştığım onlarca projede edindiğim bilgi ve tecrübelerim doğrultusunda bilgi vermeye çalışıyorum. Dolayısıyla verdiğim bilgiler sadece tecrübe ve araştırmalarım neticesinde edindiğim bilgilerdir. Asla bir kural değildir. Yapılmak istenilen bir şey konusunda “imkansız” kelimesini kullanmaktan kaçınıp “zor” kelimesini kullanmayı tercih ederim.

Zira bir şeyi yapıp yapamayacağını değil ben, sizi en iyi tanıyan anneniz ve babanız bile bilemez. Ancak siz bilebilirsiniz. Ben ancak yapılması gereken işlerin zorluklarını söyler, siz o zorlukların üstesinden gelip gelemeyeceğinizi kendi bilginiz ve tecrübeniz doğrultusunda analiz eder, o doğrultuda hareket edersiniz.

İyi Bir Yazılımcı Olmak

Bir üst maddede belirttiğim gibi benim iyi bir yazılımcı olmak veya bir projeyi yapmak konusunda bilgi verebilmem için o konuda tecrübe ve bilgi sahibi olmam gerekiyor. Dolayısıyla ben az da olsa tecrübelerimden bahsedeyim;

Yazılım ile 17 yıl kadar önce tanıştım. O zamanın platformları forum siteleriydi. Fazla ayrıntıya girmicem, çeşitli olaylar neticesinde forum sitesi sahibi olmaya karar verdim. Forum sitesini o dönemlerde yazılım bilgisine sahip olmadığım için birisine kurdurdum ve bir süre sonra forum sitesinin yazılımında sorun meydana gelince birkaç ayda forum sitesi çöktü. Forum sitesine onlarca insanın aylarca verdiği emek çöpe gitti. “Bu iş böyle olmayacak” diyerek forum sitesini kendim kurmaya karar verdim. Bu doğrultuda araştırmalar yapmaya başladım ve birkaç haftada forum sitesini kendim kurdum. Fakat siteyi kurmak yetmiyor, sürekli geliştirilmesi gerekiyordu. Bu nedenle hem HTML hem de dillerinde araştırmalar yaptım. Ara sıra bu tarz araştırmalar ile 2-3 yıl kadar bir sürede temel edindim. Edindiğim temel ile başka web siteleri kurdum.

Ardından bu işi profesyonel olarak yapmak istedim ve yazılım uzmanlığı eğitimi aldım. Aldığım eğitimden bir fayda görmedim. Sadece eğitim aldığım ASP.Net ve C# dillerinde temel bilgi sahibi oldum. Sonrasında sahip olduğum temel bilgiyi geliştirme, bir firmada çalışabilecek seviyeye gelme, bunun için bir proje yapma kararı aldım. Proje sayesinde hem kendimi geliştirecek hem de projeyi tamamladıktan sonra firmalara bu işi bildiğimi gösterecek referansa sahip olacaktım. O zamanlar ailemle yaşadığım, herhangi bir maddi yükümlülüğüm olmadığı için çalıştığım işten ayrıldım.

Yazılımcı Olmak İçin Harcanan Süre

İşten ayrıldıktan sonra bir proje belirleyip eve kapandım. Tam 3 ay boyunca, günde 18 saat aralıksız o projeyi geliştirmekle uğraştım. Uyanır uyanmaz projenin başına geçiyor, uykum gelene kadar sadece proje ile ilgileniyordum. Hatta tuvaletim geldiğinde “şu kodu çalıştırmadan tuvalete gitmicem” diyerek 2-3 saat tuvaletimi tuttuğum zamanlar çok oldu.

Velhasıl kelam, projeyi tam anlamıyla bitirmeden yayınlayıp bir işe başvurdum. Başvurduğum iş yeri projemi görüp beni işe kabul etti. Tabi o dönemde piyasadaki yazılımcı sayısı şimdiki kadar fazla değil, bir tane proje gösterebileni hemen işe alıyorlardı. Dolayısıyla o dönemdeki yazılım bilgisine şimdi sahip olarak bir firmaya başvursam muhtemelen pek çok firma beni işe almazdı.

Bir diğer husus, 3 ay boyunca her gün, günde 18 saat yazılım çalıştığımı belirtmem durumunda düz mantık “3 ayda 90 gün var. 18 saat x 90 gün yani yazılımcı olmak için 1.620 saat yeterli” şeklinde bir sonuca varılmamasını da tavsiye ederim. Zira burada belirttiğim ve dikkate alınması gereken iki husus var; Birincisi 3 ay boyunca eve kapanıp kendimi yazılımda geliştirmeden önce temel seviye de olsa yazılım bilgim vardı. İkincisi 3 ay boyunca eve kapanıp geliştirdiğim proje ve sahip olduğum yazılım bilgisi nispeten başlangıç seviyesi diyebiliriz.

Tüm bunların neticesinde iyi bir yazılımcı olmak için “günde 2-3 saat çalışarak birkaç ayda yazılımcı olursun” veya “günde 10-15 saat çalışman lazım” gibi bir standart kimse veremez. Çünkü herkesin, bir şeyi anlama kapasitesi farklıdır. Bazıları bir konuyu 10 dakikada anlar, bazıları 1 saatte anlar. Bazıları sözelde çok iyidir, bazıları sayısalda süperdir. Dolayısıyla süre belirtmek asla doğru olmaz.

10 Bin Saat Kuralı

Söz konusu burada iyi bir yazılımcı olmak için çalışılması gereken süre olunca, dünya çapında meşhur olan 10 bin saat kuralına değinelim. 10 bin saat kuralı, ilk olarak 2008 yılında Malcolm Gladwell tarafından “Outliers” kitabında ortaya atılan bir tezdir. Buna göre bir işte başarılı olmak veya uzmanlaşmak için en az 10 bin saat o işi yapmanız gerektiği belirtilir. Yani bir kişi bir işi en az 10 bin saat yapmışsa o kişi, o işi en iyi yapan bilen kişilerden biridir. Söz konusu bu tez pek çok kişi tarafından kabul görmekte, hatta nörobiyologlar tarafından dahi doğruluğu kabul edilebilmektedir.

Ülkemizde standart haftalık çalışma süresi 45 saat. Yılda 52 hafta var. Dolayısıyla bir kişi çalıştığı firmada bir işi yılda 2.340 saat boyunca yapıyor. 10 bin saat kuralına göre bir işte en az, 4 yıl, 3 ay, 2 hafta çalışan bir kişi o işte uzman ve bilirkişi olarak kabul ediliyor.

Tabi burada genellemek yapmak mantıklı değil. Zira her işin zorluğu ve her işte uzman olmak için bilinmesi gereken şey sayısı aynı değil. Örneğin çok iyi bir pastacı olmak için harcanması gereken süre ile iyi bir yazılımcı olmak için harcanması gereken süre hiç şüphesiz ki aynı olamaz. Bunun başlıca nedeni, pasta yapmak için bilinmesi ve yapılması gerekenlere oranla, yazılımcı olmak için bilinmesi ve yapılması gerekenler arasında ciddi farkların olmasıdır.

Bu kuralı dikkate alarak her gün, günde 3 saat yazılım çalışılması neticesinde yaklaşık 9 buçuk yılda yazılımcı olunabileceğini söyleyebiliriz =) Standart bir işte iyi olmak için bile en az 10 bin saat çalışılması gerektiğinin kabul edilmesi neticesinde, yazılım gibi zor bir alanda iyi olmak için en az 10 bin saat gerektiğini söylemek herhalde mantıksız olmaz. Gerçi bırakın 10 bin saati, 2-3 bin saat çalışması gerektiğini söylesek bile bundan rahatsız olacaklar çıkar mutlaka =)

Yazılımdan Bıkmamak İçin Az Çalışmak

Birde bu mesele var; Yazılımdan bıkmak istenilmediği için az çalışmayı istemek =) Güzel kardeşlerim ve arkadaşlarım, bir şeyi ya seversiniz ya da sevmezsiniz. Sevdiğiniz şeyden bıkmazsınız. Aynı zamanda sevmediğiniz bir şeyi de yapamazsınız.

Bir şeyden bıkmak için iki ana unsur gereklidir; Birincisi ya sürekli aynı şeyi yapıyorsunuzdur. Dolayısıyla monotonluktan ve farklı bir şey yapmıyor olmaktan dolayı bıkarsınız. İkincisi, hayatınızda bir değişim istiyorsunuzdur, kişiliğiniz değişmiştir ve bir anda eskiden zevk aldığınız şeylerden zevk almayarak bıkarsınız.

Yazılım birinci seçeneğe uymuyor. Çünkü her seferinde aynı şeyleri yapmıyorsunuz. Her seferinde farklı kodlar yazıyor, farklı şeyler yapmaya çalışıyor, hatalarla karşılaşıyor, o hataları çözmek için kafa yoruyorsunuz. Dolayısıyla monotonluk söz konusu değil.

Ha belki “sürekli bilgisayar başında monitöre bakmaktan bıktım” diyebilirsiniz. İşte o ikinci unsura hitap ediyor. O ikinci unsur içinde zaten yapacak bir şey yok. Zira böyle bir şey söz konusuysa zaten yazılımdan değil her işten bıkarsınız. Bu nedenle de sorun yazılımda veya herhangi bir işte değil, sizdedir. Çözümü ise, iyi düşünüp, ne olursa olsun yapmaktan bıkmayacağınız iş ne ise onu belirleyip, onu yapmaktır.

Master Yapmak ve Rahat Çalışmak

Master yapmak meselesi evde oturayım, yazılım çalışayım, iyi bir noktaya gelince gideyim master yapayım diyeceğiniz bir mesele değil. Tamamen okuldaki ders notlarınız ile alakalı akademik bir mesele. Eğer ki, günde 2-3 saat yazılım çalışarak, sınavlardan çok yüksek not alabiliyorsanız, varsa o tarz üstün bir yeteneğiniz, tabi ki 2-3 saat yazılım çalışıp master yapabilirsiniz.

Aslında Bu noktaya kadar yazdığım binlerce kelimelik cevabın sorusunun özü 2 kelime; Rahat Çalışmak. Günümüz genç kardeşlerimizin hastalığı ve Kodcu Herif ‘e gelip soru soran kardeşlerimizde gördüğüm en büyük sorun bu. Büyük şirketlerde rahat çalışarak çok para kazanayım ama bunun için kayda değer bir çaba harcamayayım. Açıkçası bu kafa yapısına ne diyebileceğimi bilemiyorum. Fakat günümüz dünyasının, kayda değer çaba göstermeden zengin ya da meşhur ettiği bazı vasıfsız insanları gördükçe bu kafa yapısına çokta kızamıyorum. Sadece ALLAH bu kafa yapısına sahip, bu şekilde bir yere gelebileceğini zanneden kardeşlerimizin akıl sağlığını muhafaza etmesini diliyorum. Zira hayatları, iş bulma ve kendi ailelerini kurma noktasına geldiğinde, gerçeklerle karşılaşınca çok büyük psikolojik sorunlar yaşamaları muhtemel…

SONUÇ

Netice olarak değerli kardeşlerim, iki cümlelik soruya 2 bin 500 kelimelik cevap vermeye çalıştım. Birazı dert yanma, birazı insan psikolojisi, birazı acımasız gerçekler ile dolu. Fakat bu konudaki bütün kelimelerin ana amacı kolay yoldan bir şey elde edilemeyeceği yönünde. Kolay yoldan bir şey elde edilebiliyorsa, bu onun kolay yoldan kaybedileceğini gösterir.

Emin olun ki, kolay yoldan elde edilen şeylerin kolay yoldan kaybedilmesinin yarattığı sıkıntı, zor yoldan elde edilen şeyin, elde edilene kadar ki yarattığı sıkıntıdan çok daha büyüktür. Kalın sağlıcakla…

Ayrıca Kodcu Herif 'te yer alan aşağıdaki konulara da göz fırlatabilirsiniz =)

Bilinmeyen Bilişim Kitabı

1 comment

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir