Gitti Gidiyor ‘un Türkiye ‘den Gitmesinin 5 Nedeni

Gitti Gidiyor 'un Türkiye 'den Gitmesinin 5 Nedeni

Bu konumuzda Türkiye ‘den ayrılma kararı alan Gitti Gidiyor ‘un, ayrılmasındaki çeşitli olası nedenlere göz fırlatıyoruz.

Herkese merhaba gençler ve kendini genç hissedenler… Yine çok uzun bir aradan sonra fırsat bulup ilgi çekici bir konuyu kaleme alalım dedim. Malum, bundan birkaç ay önce, bundan sonra videolar ile serüvenimize devam edeceğimizi belirtmiştim. Bunun için video çekecek bir alanda hazırlamıştım. Fakat o dönemde şiddetini iyice arttıran ekonomik kriz, hem aile geçimine odaklanmaya hem de bu planı tekrardan rafa kaldırmaya zorladı beni.

Lafı fazla uzatmadan, geçtiğimiz haftalarda Gitti Gidiyor ‘un Türkiye ‘den çekilecek olması bilişim ve e-ticaret dünyasında küçük bir şok etkisi yarattı. Zira Türkiye ‘nin ilk pazaryerlerinden biri diyebileceğimiz, aklımıza ilk gelen 4 pazaryerinden biriydi. Daha önce buna benzer büyük internet girişimlerinin batmasına veya kapanmasına değinmiştik. Gitti Gidiyor ‘a değinmeden olmaz. Bu vesileyle Kodcu Herif ‘in pek çok konusunda ele aldığımız, bir projenin başarılı veya başarısız olma faktörlerine de inceden göz kırpmış olacağız.

Bu kadar büyük ve arkasında E-bay gibi bir dünya devi olmasına karşılık neden gidiyor acaba… Hem e-ticarete hem de bilişime hayatını adamış biri olarak, gözlem, tahmin ve olası nedenlere göz fırlatmaya başlayalım.

Rekabet Kızıştı

Rekabet KızıştıGitti Gidiyor ‘un tarihinden uzun uzadayı bahsetmek anlamsız. Kim tarafından, ne zaman kuruldu, ne zaman e-bay satın aldı vs. bunlar bu noktada konuyu gereksiz uzatmak olur. Bizim burada amacımız olası gitme nedenlerine göz fırlatmak. Fakat biraz geçmişteki işleyişine değinmekte fayda var.

Türkiye ‘nin ilk pazaryeri, hatta internetten alışveriş dediğimizde ilk akla gelen sitelerden biriydi rahmetli. Gerek yaptığı viral ve normal reklamlar, gerekse halk arasındaki espriler ile popülerliği hat safhadaydı. Buna istinaden e-bay tarafından satın alındı.

Dünya devi e-bay ‘in satın almasından kaynaklı mıdır bilinmez, Türkiye ‘de bir pazaryeri açma sevdası ve merakı başladı. Parası olanlar “nasıl pazaryeri kurarız?” diye düşünmeye başladılar. Bazıları bu işlerin kolay olmadığını öğrenip bu hayalden vazgeçti. Bazıları bunu gerçekleştirdi. Gerçekleştirenlerin pek çoğu da çeşitli nedenlerle battı.

E-bay ‘in satın almasından 1 yıl sonra N11 piyasaya sağlam bir giriş yaptı. Reklamlar, çekleri ile Gitti Gidiyor ‘un liderliğini kısa sürede egale etti. Çok geçmeden, zaten Türkiye ‘nin ilk e-ticaret sitesi olan fakat sadece kendi deposundaki ürünleri satan HepsiBurada “bende pazaryeri olucam” dedi. Zaten pastadan ciddi bir ısırık alan N11 yetmiyormuş gibi, HepsiBurada ‘da kocaman bir ısırık aldı. Fakat sıkıntı yoktu. Çünkü internet her geçen gün gelişiyor, kullanıcı sayısı artıyordu. Pastayı yiyen sayısı artıyor ama aynı zamanda pastada büyüyordu. Hala kayda değer oranda yenebilecek bir pasta vardı.

Derken, son darbeyi Trendyol vurdu. 2018 yılında dünya devi AliBaba Türkiye ‘de batmak üzere olan Trendyol ‘a sağlam bir yatırım yaptı. Sadece anlaştığı markaların ürünlerini satan Trendyol ‘da, herkesin satış yapabileceği bir pazaryerine dönüştü. Bunun ardından hem uygun fiyatlar hem de insanları kusturacak kadar çok reklam veren Trendyol, pastadan aslan payını aldı. Zaten N11 ve HepsiBurada ‘nın pastadan kayda değer oranda ısırık alması yetmiyormuş gibi, Trendyol ‘un iştahla pastaya saldırması neticesinde ortada kayda değer bir pasta kalmadı.

Zaten kendileri de Türkiye ‘den çekilme kararını “eBay’in Türkiye’de süregelen rekabet dinamikleri doğrultusunda aldığı kararla…” şeklinde açıklıyorlar. Fakat mevzunun başka olası nedenleri de var…

Kendilerini Geliştirmediler

Şimdi, bilişim dünyası sürekli gelişiyor ve değişiyor. 1 ay, hadi bilemedin en kötü ihtimalle 1 yıl bile kendini geliştirmezsen, senin arkandakiler önüne geçer. Neticede bu iş meşrubat işi değil. Bakın Coca Cola 100 yıldır aynı formül ile dünyanın en büyük içecek markası. Adamlar tadını hiç değiştirmiyorlar. Fakat aynı şey bilişim dünyasında söz konusu olamaz.

Belki web sitelerinin tasarımlarda küçük iyileştirmeler yapmış olabilirler. Fakat arka planda ciddi problemler vardı. Örneğin bundan 3-4 sene kadar önce bir firmaya e-ticaret desteği veriyordum. Ütü masası ekleyecektik. Adamların kendi ürettiği ütü masası. Herhangi bir markaları vs. yok. Fakat Gitti Gidiyor ‘a bir türlü ekleyemiyoruz. Çünkü Gitti Gidiyor diyor ki, “illa marka belirtmen gerek”. Başkasının marka ismiyle giriş yapamazsın. Yaparsan adamın ağzına büyük tuvaletini yaparlar… Netice olarak giremedik ütü masasını…

Bunun yanı sıra başka sıkıntılarda vardı. Örneğin bizde N11, Hepsi Burada ‘nın yanı sıra Gitti Gidiyor ‘da satış yaptık. Fakat bir süre sonra satış yapmaktan vazgeçtik. Aradan 1 yıl geçtikten sonra bir baktık. Gönderdiğimiz bir ürünün ödemesini bize göndermemişler. Müşteri “ürünü teslim aldım, ödemeyi satıcıya gönder” dememiş. Biz N11 ve Hepsi Burada ‘da ki gibi, ödeme belli bir süre zarfında hesabımıza yatar diye düşünmüşüz. Siparişi onaylaması için müşteriye “siparişi onayla, yoksa 3 gün içerisinde otomatik onay vermiş sayılacaksın” tarzında bir ihtar çekmemişiz. Böyle saçma sapan bir sistem.

“Geçmişten Günümüze neler yaptık” tarzında bir sayfaları var. Orada “çalışma alanımızı genişlettik”, “şuraya taşındık”, “buradan ödül aldık” gibi kimseyi ilgilendirmeye şeyler yazıyor… Tamam kardeşim, iyi yapmışsın da, hem satıcıların satışlarını arttırmak hem de alıcıların iyi bir alışveriş deneyimi yaşaması için ne yaptın, asıl önemli olanlar bunlar…

Dolayısıyla bu tarz saçma sapan sorunlar, uzun zamandır e-ticaret yapanların kötü tecrübeler yaşamasına, e-ticarete girmek isteyenlere de bu kötü tecrübeleri aktarmasına neden oluyor. Bu da, bu platformdan satış yapma isteğini azaltıyor.

Satıcıların Satışları Düştü (Reklam Vermediler)

Satıcıların Satışları DüştüŞimdi, bir pazaryerinden satış yapmak için birden fazla neden sayabiliriz. Kredi kartı ile ödeme imkanı, kargo anlaşması, bilinirlik, güvenilirlik vs. Fakat bütün bunlar, o pazaryerinden ciddi oranda satış yapılacak olması durumunda anlam kazanan şeyler. Yani siz bir pazaryerine günlerce, haftalarca vakit ayırdınız. Onlarca, yüzlerce ürünün görselini, bir dünya bilgiyi, açıklamasını girdiniz. Bunun neticesinde satış yapılmasını ister ve beklersiniz.

Zaten bir pazaryeri de, satıcıların yapmış oldukları satışlardan komisyon alarak para kazanır. Bunu da, e-ticaretin olmazsa olmazı olan, ciddi oranda reklamlar vererek gerçekleştirebilir. Yani bir satıcı der ki, “kardeşim ben reklamdan anlamam, kredi kartı ödeme sistemini bilmem, kargo anlaşması yapmaya kalksam bu kadar cazip fiyatları bulamam. Bunları sen yap. Ben sattığım ürün üzerinden sana komisyon vereyim”. Bu işin özü budur.

X ve Y olmak üzere 2 tane pazaryeri olduğunu varsayalım. Diyelim ki, toptan kupa bardak aldınız ve elinizde 100 çeşit baskılı kupa bardak var. 1 pazaryerine bu 100 kupa bardağı girmek 1 hafta sürecek diyelim. 2 pazaryerine bu ürünleri girmek 2 hafta anlamına geliyor. 2 hafta vakit harcadınız, X pazaryerinden günde 10 tane siparişi geliyor, Y pazaryerinden haftada 1 tane sipariş geliyor. Dolayısıyla Y pazaryerinden satış yapmak istemezsiniz. Çünkü “ulan ben haftada 10 TL kazanmak için mi 1 hafta boyunca bu pazaryerine ürün girmek için uğraştım” dersiniz. Nitekim pek çok satıcı böyle söyledi…

Geçmişi Unutturamadılar ve Geç Kaldılar

Gitti Gidiyor ‘un en ciddi sıkıntılarından biri mağaza parası olayıydı. Yani 1 ay boyunca 50 ürün satmak için 50 TL, 100 ürün satmak için 100 TL gibi (tam tarifeyi hatırlamıyorum ama buna benzerdi…) ürün satmak için mağaza parası vermeniz gerekiyordu. Bu mağaza paraları ile çeşitli küçük imkanlar sunuyorlardı. Fakat ürün satmak için en nihayetinde ayakbastı parası gibi bir para vermeniz gerekiyordu.

Ayrıca ürünleri süreli olarak girebiliyordunuz. Yani siz 1 aylık mağaza aldınız. Maksimum 2 aylık olarak ürünü girebiliyordunuz. 2 ay sonra tekrardan işlem yaparak ürünü tekrar listelemeniz gerekiyordu. Aksi halde ürün listelenmiyordu. Bunun gibi daha pek çok, “Kendilerini Geliştirmediler” maddesinde de belirtilen sorunlar vardı.

Buna karşılık N11 ‘e yüzlerce, binlerce ürünü, ücretsiz olarak girebiliyordunuz. Mağaza parası vs. alınması söz konusu değil. Üstelik belli bir süreside yok. Tabi Gitti Gidiyor ‘da mağaza parası alma olayından vazgeçmişti. Fakat çok geç kaldı. Zira N11, 2012 yılında mağaza parası almadan satış yaptırma imkanı sunuyorken, Gitti Gidiyor bu saçma sistemden 2018 yılı civarında vazgeçti.

Dolayısıyla hem bu satıcıları kaçıran mağaza parası olayından vazgeçmekte çok geç kaldılar hem de vazgeçtiklerini iyi şekilde duyuramadılar.

Son Darbe: Değer Kaybeden TL

Değer Kaybeden TLE-Bay dünya çapında bir dev. Gitti Gidiyor ‘u da babalarının hayrına değil, tamamen para kazanma maksadıyla satın aldılar. Bunun gibi daha pek çok yatırımları ve satın alımları var. Dolayısıyla burada harcadıkları paranın ve enerjinin karşılığını almak isteyecekler.

Bunu en iyi web örneği ile açıklayabiliriz. Diyelim ki, birine 1.000 TL ‘ye, bir başkasına da 17.000 TL ‘ye yapacaksınız. İkisi de aynı web sitesi olacak. Yani aynı süre ve enerji ayırmanız gerekiyor. Bir süre sonra 17.000 TL ‘lik siteyle uğraşmak varken, 1.000 TL ‘lik siteyle uğraşmak mantıksız gelir. İşte tam olarak yaşanan durumda budur.

Zira pazaryerleri yüzdelik komisyonlar ile çalışır. Almanya ‘da 100 Euro ‘luk bir satıştan %20 komisyon alıyorsa, bu 20 Euro yani 20,86 dolar anlamına geliyor. Fakat Türkiye ‘de 100 TL ‘lik bir satıştan 20 TL yani 1,19 dolar anlamına geliyor. Dolayısıyla atılan taş, ürkütülen kuşa değmiyor.

Dikkat ederseniz, bu şekilde çok sayıda büyük firma Türk Lirasının hızlı değer kaybetmesinin ardından Türkiye ‘den çekildi. Pek çok büyük firmada yatırım yapmaktan vazgeçti. Tabi ucuz işçilik nedeniyle, sadece burada üretim ve iş gücü kullanma maksadıyla Türkiye ‘yi tercih eden firmalar var. Fakat bu firmalar genel olarak ülkeye kayda değer oranda katma değer sağlayan işler yapmıyor diyebiliriz.

Sonuç

Netice olarak Gitti Gidiyor gidiyor. Elbette üzücü bir durum. Zira bu tarz rekabetler tüketiciye yarar. Ne kadar çok rekabet olursa, tüketici için fiyat avantajı ve hizmet kalitesi artar. Dolayısıyla bu internetten alışveriş yapan herkes için bir kayıp diyebiliriz.

Bu noktaya kadar 5 kuvvetle muhtemel neden saydık. Daha da saymak mümkün. Fakat bunda ciddi bir paya sahip olan e-bay diyebiliriz. Zira Türkiye pazarına kayda değer oranda ilgi göstermediler. Rekabete katılmadılar. En nihayetinde rekabet, bir firmayı olduğundan daha iyi olmaya zorlayan bir unsurdur. Olduklarından daha iyi olmaya çalışmadıkları için, diğerleri hep onlardan daha iyi oldular… En sonunda da kaçınılmaz sona ulaştılar.

Ayrıca Kodcu Herif 'te yer alan aşağıdaki konulara da göz fırlatabilirsiniz =)

Bilinmeyen Bilişim Kitabı

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir