1 Milyon Yazılımcı Projesinin Ülkemize Katkısı

1 Milyon Yazılımcı Projesinin Ülkemize Katkısı

yazı dizisinin dördüncü bölümü olan bu konuda 1 Milyon Yazılımcı Projesinin Ülkemize Katkısı meselesine göz fırlatıcaz. olarak yaklaşık 6 yıl boyunca bilişimin önemine vurgu yaptık, yapmaya çalışıyoruz. Yazılım ve bilişim alanında çalışmalar yapmak isteyen kişilere yardımcı olmaya çalıştık, mümkün mertebe çalışmaya devam ediyoruz. 1 Milyon Yazılımcı Projesi için Twitter ‘da 240 karakter ile düşüncemizi paylaşmak, gibi yapılan açıklamaları kopyala/yapıştır yapıp, bir iki haberle yayınlamak yerine, on binlerce kelimeyi bulan yazı dizisini, onlarca saat uğraşarak hazırlayıp yayınlıyoruz. Peki neden? Çünkü ülkemizi seviyor, dünyanın en gelişmiş ve refah seviyesi yüksek ülkeleri sıralamasında ilk sıralarda olmasını istiyoruz. Günümüzde bunu sağlayacak en büyük unsur hiç şüphesiz ki, yazılım ve bilişim.

1 Milyon yazılımcı projesi duyurusunu yapan yetkililer sadece “özel sektörün yazılımcı ihtiyacını gidereceğiz, ülkemiz yazılım alanında lider ülkeler arasına girecek” şeklinde son derece temel bilgiler verdiler. Fakat olayın boyutu çok daha büyük. Ülkemize katkısı konusunu daha iyi anlayabilmek için azda olsa ekonomi bilmek gerek.

Günümüzde ülkelerin büyüklüğünü elbetteki para belirliyor. Yani bir ülkenin ne kadar çok parası varsa, o kadar çok o ülke halkı refah içerisinde yaşayabilir ve o kadar çok gelişmiş bir ülke konumunda olabilir. O nedenle her ülkenin en büyük amaçlarından biri olabildiğince çok paraya sahip olabilmektir. Bunun birden fazla yolu olsa da, en büyüğü ülkede üretilen ürünleri ticaret yaparak ihraç etmektir. İhracatta da asıl önemli olan unsur Katma Değeri Yüksek ürünleri ihraç etmektir. Katma Değeri Yüksek ürün ise, kendisinin meydana getirilmesinde harcanan emek ve paraya oranla kazancı yüksek ürünlerdir. Bu temel bilgiyi verdikten sonra kendi kurguladığım çok basit bir örneğe geçelim.

Dünya Apartmanı Örneği

Neredeyse hepimiz apartmanlarda oturuyoruz. O nedenle oturduğunuz apartmanı hayal edin. 4 civarı daire var ve her birinin kendisine ait A,B,,D şeklinde bir harfi var diyelim. Her bir daireye 1 milyon TL verildiğini düşünelim. Örneği daha iyi anlayabilmeniz için “hemen gider bankaya yatırır, faizini yerim” tarzında düşünmeyelim, bankacılık ve diğer sistemler yok, sadece ticaret var.

A dairesi sadece temel gıda ihtiyaçlarını üretiyor ve bunları diğer dairelere satarak ayda 10 bin TL kazanıyor. B dairesi sadece giyim üretiyor ve bunları ayda 30 bin TL ‘ye satıyor. dairesi sadece makine satıyor ve bunları ayda 100 bin TL ‘ye satıyor. D dairesi de yazılım üretiyor ve bunları ayda 250 bin TL ‘ye satıyor.

Her dairenin gıdaya, giyime, makineye ve yazılıma sürekli ihtiyacı olduğunu ve birbirleri arasında alışveriş yaptıklarını düşünelim. Her dairede 1 Milyon TL varken, 1 ay sonra A dairesinde 620 bin TL, B dairesinde 640 bin TL, C dairesinde 710 bin TL, D dairesinde 1 milyon 110 bin TL kalır. Buradan da anlaşılacağı üzere katma değeri düşük üretim yapan A dairesi en fakir daire olur. En zengin daire ise katma değeri yüksek üretim yapan D dairesi olur. Tabi burada çok basit bir mantık kurduk. Farklı varyasyonlar üretmek mümkün olsa da mantığın temeli bu şekilde. Birazdan ele alacağımız maddelerde belirteceklerimizle bu mantığı pekiştirebiliriz.

Yazılım İhracatı

Dünya apartmanı örneğinin en çok hitap ettiği madde burasıdır. Artık günümüzde hemen hemen her ülkenin yazılıma ihtiyacı var. Çünkü yazılım ile saatler süren işleri kolaylıkla yapabiliyor ve hayatımızı kolaylaştıracak unsurlara sahip olabiliyoruz. İşsizlik oranını arttırması nedeniyle işin bu tarafını sevmiyoruz ama 10 insanın 10 saatte yaptığını, içerisinde yer alan yazılım ile 1 makine 1 saatte yapabiliyor. Dolayısıyla bu hızlı üretim, üretilen ürünlerin daha ucuz olmasına yani daha ucuz alabilmemize, hatta ihraç ederek ülkemize para gelmesine imkan tanıyor.

Yazılımın önemi bu boyutlarda olunca, yazılımların ücretleri de yüksek fiyatlarda oluyor. Yani ihtiyacı karşılayacak nitelikli yazılımların katma değeri çok yüksek. Bu da ihtiyaç duyulan yazılımların kendi ülkemizde üretilip, yurt dışındaki ülkelere satılması durumunda çok büyük paralar kazanma imkanına sahip olunması anlamına geliyor.

Büyük Şirketlere Sahip Olmak

Büyük ŞirketlerBir ülkede bulunan şirketlerin büyüklüğü ile o ülkenin büyüklüğü doğru orantılıdır. Yani bir ülkede ne kadar çok büyük şirket varsa, o ülkede o kadar büyük demektir. Çünkü büyük şirketler büyük iş imkanları sağlar. Büyük bağışlar, sosyal projeler yapar. Yatırımlar yaparak başka şirketlerin büyümesini, o şirketlerde de iş ve benzeri imkanların olmasını sağlar. Devlete büyük vergiler verir, devlette bu parayı ülke için kullanarak, o ülke halkının daha iyi yaşam şartlarına sahip olmasını sağlar. Yani büyük şirketlerin bir ülkenin büyük olmasındaki rolü de çok büyüktür.

Günümüz dünyasının en büyük 10 şirketinin 7 ‘si yazılım temelli şirketler. Bu 7 şirketin 5 ‘i doksanların sonunda kuruldu. Yani sadece yaklaşık 20 yılda, yüz yıllık şirketleri geride bıraktılar.

Bir başka çarpıcı veri; Bir ülkedeki büyük şirketler, o ülkenin borsasında yer alır. Ülkemizin borsa merkezi olan Borsa İstanbul ‘da yer alan bütün şirketlerin toplam değeri Ocak 2020 itibariyle 1,5 Trilyon Türk Lirası yani doların şu günlerde 7 TL civarında olduğunu düşünecek olursak 214 milyar dolar. Dünyanın en büyük şirketleri arasında yer alan ve Amerikan şirketi olan Microsoft, Facebook, Apple, Google (Alphabet), Amazon şirketlerinin her birinin ortalama değeri 1 Trilyon dolar, yani 7 Trilyon TL. Bakın, toplamı demiyorum, her biri diyorum. Yani bu saydığım 5 şirketin sadece 1 tanesinin değeri, Türkiye ‘deki bütün büyük şirketlerin toplam değerinden yaklaşık 5 kat daha büyük. Amerika ‘da daha bir sürü milyar dolarlık şirketlerin olduğunu düşünecek olursak söz konusu makasın açıklığını hayal bile etmek mümkün değil. Sanırım yazılımın ve Yazılımcı Projesinin Ülkemize Katkısı meselesinin önemini bundan daha iyi bir örnek ile açıklamak pek mümkün olmaz…

Para Çıkışının Azalıp, Girişin Artması

Para Çıkışının Azalıp, Girişin ArtmasıDünya apartmanı örneğinde olduğu gibi, bir ülkeye diğer ülkelerden ne kadar çok para gelir, o ülkeden diğer ülkelere ne kadar az para çıkarsa, o ülke o kadar zengin ve büyük olur. Aynı mantık, ne kadar çok para çıkar, ne kadar az para gelirse, o ülke o kadar fakir ve küçük olur.

Bugün dünyanın en büyük ülkelerinin başında gelen, dünyanın en büyük 10 şirketinin en az 7 ‘sini bünyesinde barındıran Amerika, elbetteki parayı diğer ülkelerden toplayarak zengin ve büyük ülke konumunda. Örneğin sadece Google ‘a ve Facebook ‘a Türkiye ‘den reklam vermek için milyarlarca lira veriyoruz. Ticaretin bir gereği olarak reklam yapmak ve bu paraları vermek zorundayız. Bu paranın ülkemizde kalması ve başka ülkelerden bu paraların ülkemize girmesi, en kötü ihtimalle şu anki mevcut konumumuzdan daha iyi konumda olmamız anlamına gelir.

Tabi bu noktada kimse kusura bakmasın “yerli yapıcaz“, “yerli facebook yapıcaz” diyenlere gülmeden edemiyorum. Zira atı alan Üsküdar ‘ı çoktan geçti. Yerli Google, yerli Facebook gibi girişimler, 15 metrekarelik bakkala sahip olup AVM ‘ye rakip olmaktan farksız. O nedenle başka projelere kafa yormak, gelecekte dünyadaki tüm insanların ilgi göstereceği, ihtiyaç duyacağı alanlarda, sağlam ve gerçekçi adımlar atarak çalışmalar yapmak gerek. Bu sayede gelecekte bu ilgi ve ihtiyaç duyulan alanlarda, ülkemizdeki parayı ülke içinde tutmak ve diğer ülkelerden para girişini sağlamak gerek.

“Özel Sektörün Yazılımcı İhtiyacının Karşılanması”

Özel Sektörün Yazılımcı İhtiyacıYazı dizisinin ilk konusu olan 1 Milyon Yazılımcı Projesi #Giriş konusunda, Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak ‘ın özel sektörün yazılımcı ihtiyacının giderilmesinden bahsetmesini biraz ironik bulmuştum. Zira özel sektördeki firmaların 1 yazılımcıyı birden fazla işte çalıştırmasının nedeni olarak yazılımcı bulunamaması gösterilmişti. Halbuki özel sektördeki şirketlerin 1 yazılımcıyı birden fazla işte çalıştırmasının başlıca nedeni işçi giderini azaltmak.

Elbetteki “yazılımcıya ihtiyaç yok. Yeterince yazılımcı var ama şirketler almıyor.” demiyorum. Gerçekten yazılımcı arayan çok sayıda şirket var ve yazılımcı bulamıyorlar. Fakat bunun birden fazla nedeni de var. En temel nedeni de, iş görüşmelerini gerçekleştiren insan kaynakları çalışanları. Zira insan kaynakları çalışanları yazılım konusunda bilgi sahibi olmadıkları için, iş başvurusu yapan yazılımcının niteliğini de göremiyorlar. Dolayısıyla sadece diplomaya bakıyorlar. Pek çok üniversitede de nitelikli yazılım eğitimi verilmediği için, diplomasına bakılarak alınan yazılımcı şirket için verimli olamıyor. Üniversiteye gitmeden kendisini geliştiren nitelikli yazılımcı ise diploması olmadığı için işsiz kalıyor. İş bulamayan nitelikli yazılımcı bir süre sonra yazılım alanında çalışmaktan vazgeçiyor. Dolayısıyla öncelikli olarak şirketlerin insan kaynakları çalışanlarının, yazılımcının nitelikli olup olmadığına dair bilgi sahibi olması gerek.

Yazılımcı Projesinin Ülkemize Katkısı konusunda ele aldığımız, yazılımcı ihtiyacı ve bu ihtiyacın giderilmesi ile alakalı meseleye yazı dizisinin bir başka konusunda daha ayrıntılı değineceğiz.

Proje/Şirket Satışıyla Büyük Para Girişi

Yukarıda yer alan “Yazılım İhracatı” maddesinin bir türevi olarak proje ve şirket satışı geliyor. Her ne kadar başarılı ve uzun vadede ciddi kazançlar elde edilmesini sağlayan projelerin/şirketlerin yabancı ülkelere satışını tasvip etmesem de, bu tarz satışlar kısa vadede ülkeye çok büyük para girişine imkan tanıyor.

Bu konuda, bir ülkenin zenginliğini, o ülkede üretilen ürünlerin diğer ülkelere satışı sonucunda, ülkeye giren para miktarı belirler diye defalarca kez belirttik. Şöyle bir örnek verelim; Dünya tarafından kullanılan 2009 yılında 2 yazılımcı tarafından meydana getirildi. Sadece 5 yıl sonra yani 2014 yılında 19 Milyar dolara yani 133 Milyar Türk Lirasına Facebook ‘a satıldı. 2018 yılında Türkiye ‘nin en büyük şirketinin değeri 88,5 Milyar Türk Lirası ile TÜPRAŞ. Yani 2 yazılımcı tarafından kurulup, sadece 5 yılda 19 Milyar dolar değere ulaşan bir yazılım, Türkiye ‘nin en büyük şirketinden neredeyse 2 kat daha değerli hale geldi. Aradaki 4 senelik farkı kapatırsak ve WhatsApp ‘ın her geçen yıl daha da değerlendiğini düşünecek olursak, söz konusu makasın açıklığı daha da artar.

Bir başka bakış açısıyla Türkiye ‘nin 1 yıllık ihracat hacmi 171,5 milyar dolar. Yani 1 yıl boyunca Türkiye ‘deki bütün şirketlerin ve on milyonlarca insanın üretip diğer ülkelere sattığı ürünlerden kazanılan para bu. Sadece 2 kişinin meydana getirdiği WhatsApp bir Türk şirketi olsaydı ve bir başka ülkeye satılsaydı, tek başına ihracatın 9’da 1’ine eş değer olacaktı. Hatta ülkemizde üretilen ürünlerin üretilmesinde kullanılan hammadde ve diğer giderleri düşündüğümüzde, WhatsApp belkide tek başına ülkemizde 1 yılda üretilip yurtdışına satılan ürünlerden elde edilen gelirlerden daha fazla kazanç sağlayacaktı.

İstihdamın Artması

İstihdamın ArtmasıHiç unutmam, teknolojinin baş döndürücü bir hızla gelişmeye başladığı doksanların sonu, 2000 ‘li yılların başında ortaokulda bir münazara konusu belirlendi. Pek çok okulda da yapılmıştır bu. Konu da standart; faydalı mıdır? Zararlı mıdır? Günümüzde artık pek çok kişinin saçma kabul etmek zorunda kalacağı bu münazara da standart olarak 2 taraf olurdu. Taraflardan biri zararını, diğeri faydasını savunurdu. Zararından bahsedenlerin en çok savunduğu unsur “işsizliğin artması” olurdu. Bu durum sosyal medyada da çokça yer alır. Yani “insanların işini artık makineler alıyor, insanlar bu yüzden işsiz kalıyor, o nedenle zararlı” bakış açısı ile düşmanlığına sahip olunuyor veya yaratılmaya çalışılıyor. Tabi teknolojinin zararını anlatmak için teknolojiyi kullanılması da ayrı bir ironi…

Meselenin aslı şudur; Teknoloji nedeniyle işsizlik artmıyor, teknoloji nedeniyle niteliksiz işçi ihtiyacı azalıyor, nitelikli işçi ihtiyacı artıyor. Yani son 10-20 senedir, hiçbir bilgi sahibi olmayan, kendisini geliştirmemiş olan kişilerin iş gücüne ihtiyaç azalıyor, kendisini geliştiren ve bilgi sahibi kişilere ihtiyaç artıyor. Zira bundan 20 sene kadar önce firmalar için web sitesi sahibi olma ihtiyacı yoktu. Şimdi web sitesi ihtiyacı var ve web sitesi yaparak binlerce, on binlerce kişi iş imkanına sahip. Aynı şekilde e-ticaret diye bir kavram yoktu. Şimdi e-ticaret sayesinde milyonlarca kişi iş sahibi oluyor ve çalışıyor.

Dolayısıyla bu tarz yazılım, teknoloji, bilişim alanlarında projeler yapılarak, bu projelerde çalışacak daha fazla kişiye iş imkanı sağlanabilir. Tabi Yazılımcı Projesinin Ülkemize Katkısı konusunda ele aldığımız bu meseleyi, ayrıca ele alınmasını gerektiren unsurlar var. Zira sadece 1 Milyon yazılımcının olması bunu sağlamaz. Farklı ihtiyaçlarda gerekli ve buna yazı dizisinin bir başka konusunda değineceğiz.

Dördüncü Bölümün Sonu

1 Milyon Yazılımcı Projesinin Ülkemize Katkısı konusunda daha pek çok madde yazmak mümkün. Fakat en büyük ve en önemli maddelerini mümkün mertebe ele almaya, ayrıntılı ve anlaşılır şekilde anlatmaya çalıştım.

Yazıda da görüldüğü üzere, 1 Milyon Yazılımcı Projesi, duyurusu yapıldığı gibi sadece özel sektörün yazılımcı ihtiyacını karşılamayacak. Ülkemize çok büyük miktarda para girişleri sağlayacak. Çok büyük miktarda para çıkışlarını azaltacak. Bizi zengin, refah seviyesi yüksek, gelişmiş ve büyük ülkeler arasına sokacak. Yani yazılım, teknoloji, bilişimle hiç alakası olmayan insanların bile çok iyi şartlarda yaşamasına ve hizmetler almasına imkan tanıyacak.

Ama bu “Hop! 1 milyon yazılımcı projesi yapayım. Ücretsiz olarak herkesin yazılım eğitimi alabileceği bir platform kurayım. Ülkemizdeki gençler girsin, yazılım öğrensin. 1 milyon tane yazılımcımız olsun. Bu sayede hemen zengin bir ülke olalım” diyebileceğimiz bir şey değil. Yani bu konuda bahsettiğimiz maddeler gerçekleşmesi kesin maddeler değil. Bu maddelerin gerçekleşmesi için bu projenin başarılı olması gerek. Her projede olduğu gibi proje yapmak eşittir garanti başarı değildir. Projenin başarılı olması için bilinmesi ve yerine getirilmesi gereken unsurlar var. İşte bir sonraki konumuzda buna değineceğiz. 1 Milyon Yazılımcı Projesinin bir sonraki konusunda görüşmek üzere, sağlıkla kalın 😉

Ayrıca Kodcu Herif 'te yer alan aşağıdaki konulara da göz fırlatabilirsiniz =)

Bilinmeyen Bilişim Kitabı

1 comment

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir