Bilgisayar Programcılığı Bölümünün Basit Olması Derdi

Bilgisayar Programcılığı Bölümünün Basit Olması Derdi

bölümünün basit olması ve bu nedenle yaşanan sıkıntılara yönelik sorunun cevabına göz fırlatıyoruz.

SORU:

Merhabalar, öncelikle size teşekkür ediyorum çünkü cevaplarınız çok şeffaf ve realistik. Benim soracağım sorular sizinde fikrinizi almak. 24 yaşındayım. Mesleki açıköğretim lisesi bilişim teknolojileri ağ sistemleri yönlendirme 2014 mezunuyum. Okulda bize öğretilenler çok temel bazda idi. Okulu bitirdikten sonra staj falan derken teknik servis bölümünde şehrin küçük esnaf tabiri ile betimleyebileceğim iş yerlerinde çalıştım. Donanım konusunda kendimi geliştirdim. En azından kendi bilgisayarımı tamir edebileceğim kadar sonra üniveristesi sınavına girip çok saçma gelebilir işletme bölümü kazandım (önlisans) sonra okulu bitirmedim. Çeşitli meslek dallarında çalıştım.en son olarak kamera güvenlik ağ sistemleri üzerine yerel bir firmaya girdim orada da barınamadım çünkü ekipbası bir elektrikçi idi. Ben ise teknisyendim fakat gene kendimi geliştirdim. Bir şeyler öğrendim. Fakat donanım konusu artık biraz birşey öğrenen herkes donanımcı aslında alakası yok..

Ağ sistemi konusunda da kendi kendimi geliştirdim. Fakat iyi bir donanımcı olmak için tabi bu benim kendi fikrimdir. Temel elektrik ve elektronik bilgisi bilmek şart. En azından iyi bir donanımcı olmak için bu benim fikrim tabi. Şimdi tekrar sınava girdim bölümünde okuyorum fakat bu bölümü kazanmadan önce çeşitli kitaplardan çalışarak kendimi geliştirdim. Fakat şimdi universitede gördüğümüz eğitim çok basit ve üstünkörü geliyor. Programa dersinde algoritma akış diyagramı görüyoruz hani tamam eyvallah ama 2 sayının toplamını ekrana yazdıran programın algoritması örneği biraz çok basite indirgenmiş değil mi? Aöfden yönetim bilişim sistemleri okumayı düşünüyorum açıkçası kafam çok karışık birde bu mesleği yani bilgisayar programcılığı mezununun küçük şehirde iş bulma şansı sıfır gibi.. büyük şehirde de yaşam Zor şimdiden teşekkürler

CEVAP:

Öncelikle övgü dolu sözlerinden dolayı teşekkür ederim kardeşim. Şeffaf olmak neyse de realistik olmak herkesin her zaman hoşuna gitmiyor. Pek çok kişi tozpembe hayaller, “Huu huuu! Bu işleri öğrenmesi ve yapması çok kolay. Üstelik bok gibi para kazanma imkanı var. Hadi sende gel…” demeni bekliyorlar. Senin gibi hayalleri değil, gerçekleri görmek isteyen kardeşlerim sağ olsunlar kıymet biliyorlar =)

Sorunun geneline bakıldığında, özellikle ülkemizde kişilerin çok çeşitli sıkıntılar yaşamasına neden olan yapıya sahipsin. Yani sürekli sorguluyorsun, daha iyisi olmayı hedefliyorsun. Bunlar bir insanı bir koyundan ayıran temel özellikler ama ülkemizde çeşitli sorunlar yaşamana neden oluyor. Bu nedenle hem eğitim hayatında hem de iş hayatında bir türlü dikiş tutturamıyor, daldan dala atlıyorsun.

Sorunun özü olan bölümünün basit olması ve bunun neden olduğu sıkıntılara göz fırlatalım.

Bölümünün Basit Olması

Bilgisayar Programcılığı Bölümünün Basit OlmasıŞimdi bazı kardeşlerimiz “neresi basit, vizelerde ve sınavlarda anamız ağlıyor” diyebilir fakat gerçekten de basit bir bölüm. Sadece basit olanı zorlaştırıyorlar. Bölümün adı ile verilen eğitim tezat. Yani siz mezunu olduktan ve sağda solda bilgisayar programcılığı mezunuyum dedikten sonra kişilerin doğal olarak bilgisayar programları yapabilen kişi aklına geliyor. Fakat verilen eğitim nedeniyle mezun olan kişilerin çoğu, adam gibi bir programı tek başına yapabilecek niteliklere sahip olmuyor. Sadece okulda verilen eğitimin haricinde, gerçekten bu işe gönül vererek kendisini geliştiren kardeşlerim bir şeyler yapabiliyor.

Bunun nedeni de eğitimin temelindeki sorunlardan kaynaklanıyor. Bir eğitim sistemi düşünün… Düşündünüz mü? Şimdi bırakın düşünmeyi. Çünkü üzerinde düşünülebilecek bir sistem yok ortada. Arkadaş, ilk ya da orta okulda öğretilen ya da öğretilmeye çalışılan konular üniversiteye giriş sınavında sorulur mu… Hatta üniversitede hala öğretilmeye çalışılır mı… Bir ara matematik öğretmeni olmanın tek koşulu kosinüs, sinüs, tanjant ve kotanjantı anlatabilecek düzeyde öğrenmek olduğunu inanmaya başlamıştım. Yani bunları biliyorsan matematik öğretmeni olabiliyorsun falan zannediyordum. Çünkü eğitim hayatım boyunca matematik dersinde paso bunları öğrenmeye çalıştık.

Demem o ki, üniversiteye gelen kardeşlerimiz, eğitim seviyeleri genel olarak ilk okulda kaldığından, hocalarda programlamanın en temelinden başlıyor doğal olarak. 10 yılda sinüs, kosinüs öğretilmeye çalışıldığından, programlamanın en temel konuları da sindire sindire anlatılıyor. Halbuki düzgün bir eğitim ve öğretim sisteminde programlamanın temel konuları kısa sürede anlaşılabilir.

Burada da görev öğretmenlere düşüyor. Bende öğretmenlik yapmış biri olarak buradan tüm öğretmenlere şunu söylemek istiyorum; Mesele hiçbir zaman ders anlatmak değil sayın abilerim, ablalarım, kardeşlerim, arkadaşlarım. Asıl mesele dersi öğrencinin anlayabileceği şekilde anlatabilmekte. Yoksa pek çok kursta yapıldığı gibi anlatılacak olan derse hiçbir bok bilmeden 1-2 saat göz atıp, sonra derse girip ders anlatabilen herkes öğretmen olabilir.

Basitliğin İş Hayatındaki Sıkıntıları

Basitliğin İş Hayatındaki SıkıntılarıBaşka bir açıdan bakıldığında da bölümünün basit olmasını güzel bulanlar olabilir. “Oh ne güzel işte, basit basit konular. Giriyoz sınavlara, takılmadan geçiyoruz, diploma sahibi oluyoruz” gibi düşünenler olabilir. Fakat mesele iş hayatına geldiğinde “ulan o kadar bölümünü bitirdik, bir türlü iş bulamıyoruz yea…” serzenişi yaşanır. Çünkü iş hayatı acımasız gençler. Adamlar seni mezunu, program geliştirebilir diye işe alır, oturtur bilgisayar başına. Sonra bilgisayarın sana, senin bilgisayara baktığını görünce “canım sen hayırdır? Ne biçim mezunusun, bi bok yapabildiğin yok kaç gündür…” der. Sende cevap olarak “ama müdürüm bu konuları okulda bize öğretmediler kiii… 🙁” diyemezsin. Çünkü karşılığında “ah canım, öyle mi, haklısın o zaman. Otur bütün gün boyunca, takıl kafana göre, ben ay sonu maaşını veririm…” cevabını alamayacağını bilirsin.

Hiç unutmam, vakti zamanında çalıştığım bir web tasarım ve yazılım firmasına bölümü mezunu bir kız alındı. Tabi o zamanlar bilgisayar programcılığı bölümü çokta fazla yaygın değil. Neyse kız bilgisayar programcılığı mezunuyum diye işe girdi, oturttular bilgisayar başına. 1 ay sonra falan “bana link nasıl ekleniyor” diye sordu. Dedim “kızım size okulda ders anlatmak yerine salata mı soydurdular…”. Neyse baktılar bu bir bok yapabilecek gibi değil, dediler içerik gir bari. Onu da beceremedi. Sonra telefonlara cevap ver bari diye sekreter yaptılar. Ben “ulan bu kızı niye kovmuyorlar hala…” diye düşünürken meğer maaş vermeye niyetleri yokmuş, ondan etinden sütünden yararlanıyorlarmış gerçeğini fark ettim.

Dolayısıyla bilgisayar programcılığında basit bir eğitim alınıyor olması sadece sizi 2 sene mutlu eder. Biraz bilgisayar alanında kayda değer bilginiz varsa dersleri rahat geçersiniz fakat edindiğiniz bilginin yetersiz olması nedeniyle iş hayatınız boyunca sıkıntı çekersiniz. Günümüzde pek çok bilgisayar programcılığı mezunu kardeşimiz ya bilgisayar ile alakasız işte ya da bilgisayar kullanmayı bilen asgari ücretli eleman olarak çalışıyor.

SONUÇ

Direkt sonuca atlayacak ve soruya yönelik mevzuyu toparlayacak olursak, bilgisayar programcılığı bölümü basit, sizi garanti iş sahibi yapabilecek bir bölüm değil, evet. Fakat bu, “bilgisayar programcılığını bırakın iş hayatına atılın ya da sıfırdan başka bir bölüme geçin” demek değil. Bilgisayar programcılığı mezunu olup, kendinizi adam gibi, okul haricinde geliştirdiğinizde de iş bulabilirsiniz. Bireysel olarak 1-2 program yaparsınız, bilgisayar programcılığı diplomanız ile iş görüşmesine gidersiniz, “bakın bu diplomam, bunlarda yaptığım programlar” dersiniz. Zaten o durumda büyük olasılıkla diplomanızdan ziyade yaptığınız programlara bakarlar.

Diğer bir önemle tavsiye ettiğim konu ise, bilgisayar programcılığını bırakmak yerine, bilgisayar programcılığı bölümünü basamak olarak kullanın. Yani bilgisayar programcılığı bölümünü olabildiğince iyi notlarla bitirin, sonrasında bilgisayar mühendisliği ya da yazılım mühendisliği bölümlerine geçiş yapın.

Büyük şehir, küçük şehir ayrımına girmek istemiyorum. Daha önce girdim, yine anlatmak istenilen konu bazı kişilerin beyninden değil, kıçından anlaşıldı. O yüzden küçük ve büyük şehirlerin kendi içerisinde avantaj ve dezavantajları var demek yeterli bence… Fakat her iki taraftada dezavantajlar, avantajlardan fazla.

Son olarak soruyu soran kardeşime yönelik direkt bir cevap vereceğim; Zaman geçiyor kardeşim… Hem de senin kafa karışıklığını, kararsızlığını sallamadan, dur durak bilmeden, deneme yanılmalarına daha fazla fırsat vermeden hızla geçiyor… 😉

Ayrıca Kodcu Herif 'te yer alan aşağıdaki konulara da göz fırlatabilirsiniz =)

Bilinmeyen Bilişim Kitabı

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir